Duaları

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Kuran-ı Kerim
  4. »
  5. Ölüm ile ilgili ayetler

Ölüm ile ilgili ayetler

admin admin -
85 0
Genç yaşta ölüm olur mu? Hangi hadislerde ve ayetler de ölüm geçiyor? peygamber efendimiz neler söylemiştir detaylı bilgiler veriyoruz!..

Peygamber efendimiz ölüm konusunda çeşitli ayetlerde değinmiştir. Kur’an-ı Kerim‘de öldükten sonra dirilmekle ilgili birçok ayet bulunmaktadır. Ölüm anında okunması önerilen ayetler de dinimizde önemli bir yer tutar. Ayrıca ölüm meleği ve onunla ilgili ayetler de Kur’an’da yer almaktadır. Bu ayetlerin tefsirleri ve anlamlarıyla ilgili detaylı bilgi vermek için bu konuya derinlemesine değineceğiz. Dinimizin ölümü ve ötesini ele alan bu önemli ayetleri incelediğimiz yazımızda, ölüm ile ilgili ayetlerin anlamlarını ve önemini bulabilirsiniz. Bu ayetlerin bize neler öğrettiği ve nasıl rehberlik ettiği hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.

Ölüm ile ilgili ayetler, dinimizin temel konularından biridir ve Kur’an-ı Kerim’de çeşitli surelerde bu konuya değinilmektedir.

Not: Bu yazıda verilen tüm bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır ve dini hassasiyet gösterilerek ele alınmıştır.

Ölüm ile ilgili ayetler Arapça ve Türkçe Anlamları

Âl-i İmrân / 143. Ayet
وَلَقَدْ كُنْتُمْ تَمَنَّوْنَ الْمَوْتَ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَلْقَوْهُۖ فَقَدْ رَاَيْتُمُوهُ وَاَنْتُمْ تَنْظُرُونَ۟

Hani siz, ölümle yüzyüze gelmeden önce şehit olmak için can atıyordunuz. İşte şimdi, ölenlere seyirciler gibi bakıp dururken, onu açıkça gördünüz.

Nisâ / 78. Ayet
اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍۜ وَاِنْ تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌ يَقُولُوا هٰذِه۪ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۚ وَاِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَقُولُوا هٰذِه۪ مِنْ عِنْدِكَۜ قُلْ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ فَمَالِ‌ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ الْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَد۪يثًا

Her nerede olursanız olun, isterse tahkim edilmiş sağlam ve yüksek kaleler içinde bulunun ölüm mutlaka gelip sizi yakalar. Onlar bir iyiliğe kavuşsalar: “Bu, Allah’tandır” derler. Başlarına bir kötülük gelince de “Bu, senin yüzündendir” derler. De ki: “Nimet de, belâ da hepsi Allah’tandır!” Fakat bu adamlara ne oluyor ki, bir türlü sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

Enbiyâ / 34. Ayet
وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَۜ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ

Rasûlüm! Senden önce biz hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi, sen öleceksin de, senin ölümünü dört gözle bekleyen o inkârcılar dünyada ebedî mi kalacaklar?

Enbiyâ / 35. Ayet
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır. Biz sizi, gerçek değerinizi ortaya çıkarmak için şerle de hayırla da imtihan ediyoruz. Sonunda zâten bize döneceksiniz.

Cum’a / 8. Ayet
قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذ۪ي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاق۪يكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟

De ki: “Kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda o, mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra duyuların ötesinde olan şeyleri de, duyular sahasına giren her şeyi de çok iyi bilen Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız; O da size yaptıklarınızı tek tek haber verecektir.”

Mülk / 2. Ayet
اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ

O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâimâ üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O’dur.

Hâkka / 8. Ayet
فَهَلْ تَرٰى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ

Şimdi sen onlardan arda kalan bir kimse görebiliyor musun?

Âl-i İmrân / 185. Ayet
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

Her nefis ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı ancak kıyâmet günü tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa, gerçekten o kurtuluşa ermiştir. İyi bilin ki, bu dünya hayatı, aldatıcı bir faydadan başka bir şey değildir.

Nisâ / 18. Ayet
وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۚ حَتّٰٓى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّ۪ي تُبْتُ الْـٰٔنَ وَلَا الَّذ۪ينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا

Yoksa hayatı boyunca günah işleyip işleyip de, nihâyet kendisine ölüm gelip çattığında: “Ben şimdi tevbe ediyorum” diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin tevbeleri kabul edilmeyecektir. Biz, böyleleri için can yakıcı bir azap hazırladık.

En’âm / 60. Ayet
وَهُوَ الَّذ۪ي يَتَوَفّٰيكُمْ بِالَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُمْ بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ ف۪يهِ لِيُقْضٰٓى اَجَلٌ مُسَمًّىۚ ثُمَّ اِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟

O Allah, sizi geceleyin ölü gibi uyutuyor, gündüzleyin ne yaptığınızı biliyor, sonra sizi belirlenmiş ecelin tamamlanması için sabah vaktinde uyandırarak yeniden diriltiyor. En sonunda dönüşünüz O’na olacak, o da size yaptıklarınızı bir bir haber verecektir.

En’âm / 62. Ayet
ثُمَّ رُدُّٓوا اِلَى اللّٰهِ مَوْلٰيهُمُ الْحَقِّۜ اَلَا لَهُ الْحُكْمُ وَهُوَ اَسْرَعُ الْحَاسِب۪ينَ

Sonra alınan o canlar gerçek sahipleri olan Allah’ın huzuruna getirilirler. İyi bilin ki, bütün hüküm ve tasarruf yetkisi yalnız O’na aittir ve O hiç geciktirmeden, en çabuk bir şekilde hesap görendir.

İbrahim / 18. Ayet
مَثَلُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ اَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍۨ اشْتَدَّتْ بِهِ الرّ۪يحُ ف۪ي يَوْمٍ عَاصِفٍۜ لَا يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلٰى شَيْءٍۜ ذٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَع۪يدُ

Rablerini inkâr edenlerin durumu şuna benzer: Onların bütün yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül yığını gibidir. Böylece onlar, kazandıkları hiçbir şeyin faydasını göremezler. İşte bu, doğru yoldan tamâmen uzak ve derin sapıklığın ta kendisidir.

Ahzâb / 16. Ayet
قُلْ لَنْ يَنْفَعَكُمُ الْفِرَارُ اِنْ فَرَرْتُمْ مِنَ الْمَوْتِ اَوِ الْقَتْلِ وَاِذًا لَا تُمَتَّعُونَ اِلَّا قَل۪يلًا

De ki: “Eğer ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bilin ki bu kaçışın size bir faydası olmayacaktır. Çünkü bugün ölümden kaçsanız bile, dünya nimetlerinden ancak pek az bir süre faydalanacaksınız.”

Zümer / 30. Ayet
اِنَّكَ مَيِّتٌ وَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَۘ

Rasûlüm! Gerçek şu ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler.

Zümer / 42. Ayet
اَللّٰهُ يَتَوَفَّى الْاَنْفُسَ ح۪ينَ مَوْتِهَا وَالَّت۪ي لَمْ تَمُتْ ف۪ي مَنَامِهَاۚ فَيُمْسِكُ الَّت۪ي قَضٰى عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْاُخْرٰٓى اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Allah, ölümleri anında ruhları bedenlerden çekip alır. Henüz ölüm vakti gelmemiş olanların ruhlarını ise uyudukları sırada alır; sonra ölümüne hükmettiği kimselerin ruhlarını berzah âleminde tutar; diğerlerini de belirlenmiş bir süreye kadar yaşamaları için serbest bırakır. Elbette bunda, etraflıca ve sistemlice düşünen bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır.

Cum’a / 6. Ayet
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ هَادُٓوا اِنْ زَعَمْتُمْ اَنَّكُمْ اَوْلِيَٓاءُ لِلّٰهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

De ki: “Ey yahudiler! İnsanlar içinde yalnızca kendinizin Allah’ın dostları olduğunu sanıyorsanız ve bu iddianızda samimi iseniz, haydi ölümü arzu edin de görelim!”

Bakara / 19. Ayet
اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ ف۪يهِ ظُلُمَاتٌ وَرَعْدٌ وَبَرْقٌۚ يَجْعَلُونَ اَصَابِعَهُمْ ف۪ٓي اٰذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِۜ وَاللّٰهُ مُح۪يطٌ بِالْكَافِر۪ينَ

Yahut onların misâli, semadan boşanan ve içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek bulunan sağanağa yakalanmış kimselerin hâli gibidir. Yıldırımların saçtığı dehşetle ölüm korkusundan parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.

Bakara / 56. Ayet
ثُمَّ بَعَثْنَاكُمْ مِنْ بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Sonra ölümünüzün ardından belki şükredersiniz diye sizi tekrar diriltmiştik.

Bakara / 94. Ayet
قُلْ اِنْ كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ الْاٰخِرَةُ عِنْدَ اللّٰهِ خَالِصَةً مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

Onlara şöyle de: “Eğer âhiret yurdunun saâdeti, başkalarına değil de Allah yanında sadece size ait ise ve siz de bu inancınızda da samimi iseniz, haydi ölümü isteyin de görelim!”

Bakara / 95. Ayet
وَلَنْ يَتَمَنَّوْهُ اَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ

Fakat onlar, daha önce işledikleri günahlar yüzünden hiç bir zaman ölümü isteyemezler. Allah, o zâlimleri çok iyi bilir.

Bakara / 133. Ayet
اَمْ كُنْتُمْ شُهَدَٓاءَ اِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُۙ اِذْ قَالَ لِبَن۪يهِ مَا تَعْبُدُونَ مِنْ بَعْد۪يۜ قَالُوا نَعْبُدُ اِلٰهَكَ وَاِلٰهَ اٰبَٓائِكَ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَ اِلٰهًا وَاحِدًاۚ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ

Yâkub son nefesini verirken yoksa siz de orada mıydınız? O sırada Yâkub oğullarına: “Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?” diye sormuş, onlar da: “Sadece senin ilâhına; ataların İbrâhim, İsmâil ve İshâk’ın ilâhı olan tek Allah’a kulluk edeceğiz. Biz sadece O’na teslim olmuşuz” demişlerdi.

Bakara / 164. Ayet
اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّت۪ي تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ مَٓاءٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۖ وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara faydalı şeyler taşıyarak denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği ve üzerinde dolaşan her türlü canlıyı yaydığı yağmurda, gökle yer arasında emre hazır bekleyen rüzgarları ve bulutları farklı yönlerde evirip çevirmesinde aklını kullanan bir topluluk için elbette Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır.

Bakara / 180. Ayet
كُتِبَ عَلَيْكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ اِنْ تَرَكَ خَيْرًاۚ اَلْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ بِالْمَعْرُوفِۚ حَقًّا عَلَى الْمُتَّق۪ينَۜ

Birinize ölüm yaklaştığı vakit, eğer geride mal bırakıyorsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşrû bir biçimde vasiyette bulunmak size farz kılındı. Bu, takvâ sahiplerinin yerine getirmesi gereken bir borçtur.

Bakara / 243. Ayet
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَهُمْ اُلُوفٌ حَذَرَ الْمَوْتِۖ فَقَالَ لَهُمُ اللّٰهُ مُوتُوا ثُمَّ اَحْيَاهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ

Sayıları binlerce olduğu halde ölüm korkusuyla yurtlarını terk edip gidenleri görmedin mi? Allah onlara: “Ölün!” buyurdu; öldüler de sonra onları yeniden diriltti. Doğrusu Allah, insanlara karşı çok lutufkârdır, fakat insanların çoğu şükretmez.

Bakara / 259. Ayet
اَوْ كَالَّذ۪ي مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَاۚ قَالَ اَنّٰى يُحْي۪ هٰذِهِ اللّٰهُ بَعْدَ مَوْتِهَاۚ فَاَمَاتَهُ اللّٰهُ مِائَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُۜ قَالَ كَمْ لَبِثْتَۜ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍۜ قَالَ بَلْ لَبِثْتَ مِائَةَ عَامٍ فَانْظُرْ اِلٰى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْۚ وَانْظُرْ اِلٰى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ اٰيَةً لِلنَّاسِ وَانْظُرْ اِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنْشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًاۜ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۙ قَالَ اَعْلَمُ اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Veya şu kimsenin hâline bakmaz mısın ki o, altı üstüne gelip harap olmuş ıpıssız bir şehirden geçerken: “Allah, harabeye dönmüş bu yeri acaba nasıl diriltecek?” demişti. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz yıl sonra diriltti. Sonra da kendisine “Burada ne kadar kaldın?” diye sordu. O da: “Ya bir gün, yahut daha az” dedi. Allah şöyle buyurdu: “Hayır, yüz sene kaldın. Şimdi yiyeceğine ve içeceğine bak, hiç bozulmamış! Bir de eşeğine bak, kemikleri nasıl çürümüş! Biz seni insanlara yeniden dirilmenin gerçekliğine dâir bir delil kılalım diye böyle öldürüp dirilttik. Şimdi de şu kemiklere bak, onları nasıl da birleştirip yerli yerine koyuyor, sonra da onlara et giydiriyoruz!” O kişi, gerçek bu şekilde kendisine apaçık belli olunca: “Artık çok iyi biliyorum ki Allah, her şeye hakkıyla güç yetirendir” dedi.

Âl-i İmrân / 168. Ayet
اَلَّذ۪ينَ قَالُوا لِاِخْوَانِهِمْ وَقَعَدُوا لَوْ اَطَاعُونَا مَا قُتِلُواۜ قُلْ فَادْرَؤُ۫ا عَنْ اَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

Kendileri evlerinde oturup savaştan geri kaldıkları yetmiyormuş gibi, üstelik savaşıp şehit düşen kardeşleri hakkında da: “Sözümüzü dinleselerdi öldürülmezlerdi” dediler. Onlara de ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, haydi ölümü kendi başınızdan savın da görelim!”

Nisâ / 15. Ayet
وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا فَاَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلًا

Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şâhit getirin. Bunlar şâhitlik ederlerse, o kadınları, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah haklarında bir çıkış yolu belirleyinceye kadar evlerde tutun, dışarı bırakmayın.

Nisâ / 100. Ayet
وَمَنْ يُهَاجِرْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ يَجِدْ فِي الْاَرْضِ مُرَاغَمًا كَث۪يرًا وَسَعَةًۜ وَمَنْ يَخْرُجْ مِنْ بَيْتِه۪ مُهَاجِرًا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ اَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا۟

Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde barınacak pek çok güzel yer ve maddî-manevî genişlik ve bolluk bulur. Kim de evinden Allah ve Rasûlü’ne hicret etmek niyetiyle çıkar, sonra da hedefine varmadan kendisine ölüm yetişirse, artık onun mükâfatı şüphesiz Allah’a aittir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

Mâide / 106. Ayet
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ ح۪ينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ اَوْ اٰخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ اِنْ اَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْاَرْضِ فَاَصَابَتْكُمْ مُص۪يبَةُ الْمَوْتِۜ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلٰوةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّٰهِ اِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَر۪ي بِه۪ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّٰهِ اِنَّٓا اِذًا لَمِنَ الْاٰثِم۪ينَ

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çattığı zaman vasiyet esnâsında sizden adâletli iki kişi; şâyet ölüm musîbeti yolculuk yaparken sizi yakalarsa sizden olmayanlardan iki kişi aranızda şâhitlik yapsın. Eğer şâhitlerden şüphelenirseniz, namazdan sonra onları alıkoyun ve kendilerine şöyle yemin ettirin: “Vallahi, akrabamız bile olsa biz yeminimizi hiçbir menfaat karşılığında satmayız ve Allah’ın emâneti olan bu şâhitliği de asla gizlemeyiz. Böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz.”

En’âm / 61. Ayet
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِه۪ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةًۜ حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ

O, kullarının üzerinde her istediğini yapma kudret ve kuvvetine sahiptir. Ayrıca üzerinize, yaptıklarınızı kaydeden ve sizi koruyan melekler gönderir. Nihâyet birinize ölüm gelip çattığında elçilerimiz onun canını alırlar; vazîfelerini yerine getirirken de en küçük bir kusur ve ihmalde bulunmazlar.

En’âm / 93. Ayet
وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا اَوْ قَالَ اُو۫حِيَ اِلَيَّ وَلَمْ يُوحَ اِلَيْهِ شَيْءٌ وَمَنْ قَالَ سَاُنْزِلُ مِثْلَ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُۜ وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ ف۪ي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلٰٓئِكَةُ بَاسِطُٓوا اَيْد۪يهِمْۚ اَخْرِجُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ وَكُنْتُمْ عَنْ اٰيَاتِه۪ تَسْتَكْبِرُونَ

Allah hakkında yalan uyduran veya kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde “Bana vahiy geliyor” iddiasında bulunan kimseden, bir de: “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indiririm” diyenden daha zâlim kim olabilir? Sen o zâlimlerin ölümün şiddetli sıkıntıları içinde can çekiştikleri ve meleklerin onlara pençelerini uzatarak: “Haydi çıkarın canlarınızı! Allah hakkında gerçek dışı sözleriniz ve O’nun âyetlerini büyüklük taslayıp kabul etmeyişiniz yüzünden bugün aşağılayıcı bir azapla cezalandırılacaksınız” dedikleri zaman onların hâlini bir görsen.

En’âm / 162. Ayet
قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ

De ki: “Şüphesiz benim namazım, bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

Enfâl / 6. Ayet
يُجَادِلُونَكَ فِي الْحَقِّ بَعْدَ مَا تَبَيَّنَ كَاَنَّمَا يُسَاقُونَ اِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنْظُرُونَۜ

Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra onlar, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, hâlâ savaş konusunda seninle münâkaşa edip duruyorlardı.

Hûd / 7. Ayet
وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَٓاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ

Sizi imtihan edip hanginizin daha güzel amel işleyeceğini ortaya çıkarmak için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Arşı ise daha önce su üzerinde idi. Buna rağmen şayet: “Siz öldükten sonra kesinlikle diriltileceksiniz” diyecek olsan, inkâra saplananlar muhakkak: “Bu düpedüz bir büyüden başka bir şey değil” derler.

İbrahim / 17. Ayet
يَتَجَرَّعُهُ وَلَا يَكَادُ يُس۪يغُهُ وَيَأْت۪يهِ الْمَوْتُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍۜ وَمِنْ وَرَٓائِه۪ عَذَابٌ غَل۪يظٌ

O berbat suyu azar azar yudumlamaya çalışacak, fakat bir türlü boğazından geçiremeyecek. Ayrıca ölüm onu dört bir yandan kuşatacak; fakat, ölmek istese bile, asla ölüp kurtulamayacak! Ardından da daha şiddetli bir azap gelecek.

Nahl / 65. Ayet
وَاللّٰهُ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَسْمَعُونَ۟

Allah, gökten su indirir de onunla ölümünden, kuruyup katılaştıktan sonra yeryüzünü diriltir. Elbette bunda gerçeğe kulak verecek bir toplum için açık bir işaret ve mühim bir ders vardır.

İsrâ / 75. Ayet
اِذًا لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يرًا

O takdirde biz de sana hem yaşarken hem de ölünce kat kat acılar tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardım edecek kimseyi de bulamazdın.

Enbiyâ / 8. Ayet
وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِد۪ينَ

Biz peygamberleri, yeme içme ihtiyacı olmayan birer bedenden ibaret kılmadık. Hem onlar ölümsüz de değildiler.

Mü’minûn / 99. Ayet
حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِۙ

Nihâyet o kâfirlerden birine ölüm geldiği zaman şöyle der: “Rabbim, ne olur, beni hayata geri döndür!”

Ankebût / 57. Ayet
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Her nefis ölümü mutlaka tadacaktır. Sonra da bizim huzurumuza döndürüleceksiniz.

Ankebût / 63. Ayet
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ۟

Yine onlara: “Gökten suyu indirip, ölümünden sonra yeryüzünü onunla dirilten kimdir?” diye soracak olsan, mutlaka “Allah’tır” derler. Buna karşılık sen de onlara de ki: “Bütün deliller kendisinin yegâne Rab ve İlâh olduğunu gösteren Allah’a hamdolsun!” Fakat insanların çoğu akıllarını kullanıp gereği gibi düşünmezler.

Rûm / 19. Ayet
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ۟

O, ölüden diriyi çıkarır, diriden ölüyü çıkarır ve kışta ölümünün ardından baharda yeryüzünü tekrar diriltir. İşte siz de öldükten sonra böyle diriltilip, kabirlerinizden çıkarılacaksınız.

Rûm / 24. Ayet
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ يُر۪يكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَيُحْي۪ بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

O’nun varlığının delillerinden biri de size, hem korkuya kapıldığınız hem de yağmur geleceği umuduyla sevindiğiniz şimşeği göstermesi ve gökten su indirerek onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesidir. Gerçekten aklını kullanmasını bilen bir toplum için bunda nice dersler ve işaretler vardır.

Rûm / 50. Ayet
فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِ الْمَوْتٰىۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine ki, ölümünün ardından yeryüzünü nasıl diriltiyor! Şüphesiz bunu dirilten, ölüleri de kesinlikle diriltecektir. O’nun her şeye gücü yeter.

Secde / 11. Ayet
قُلْ يَتَوَفّٰيكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذ۪ي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ۟

De ki: “Sizin için tâyin edilen ölüm meleği sizi öldürecek, sonra da Rabbinizin huzuruna çıkarılacaksınız.”

Ahzâb / 19. Ayet
اَشِحَّةً عَلَيْكُمْۚ فَاِذَا جَٓاءَ الْخَوْفُ رَاَيْتَهُمْ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ تَدُورُ اَعْيُنُهُمْ كَالَّذ۪ي يُغْشٰى عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۚ فَاِذَا ذَهَبَ الْخَوْفُ سَلَقُوكُمْ بِاَلْسِنَةٍ حِدَادٍ اَشِحَّةً عَلَى الْخَيْرِۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَاَحْبَطَ اللّٰهُ اَعْمَالَهُمْۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرًا

Onlar, Allah yolunda size yardımcı olmada çok cimri ve pek isteksizdirler. Korku dolu anlar geldiğinde onları, üzerlerine ölüm baygınlığı çökmüş kimsenin bakışı gibi, gözleri korkudan yerinden fırlamış bir halde yardım için sana baktıklarını görürsün. Korku hâli geçtiğinde ise, elde edecekleri mala karşı aşırı hırslı kimseler olarak keskin dilleriyle sizi incitirler. Onlar gerçekte iman etmiş değillerdir. Bu yüzden Allah da onların bütün yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Şüphesiz bu, Allah için pek kolaydır.

Sebe’ / 14. Ayet
فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلٰى مَوْتِه۪ٓ اِلَّا دَٓابَّةُ الْاَرْضِ تَأْكُلُ مِنْسَاَتَهُۚ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ اَنْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُه۪ينِ

Süleyman’ın ölümünü takdir edip canını aldığımızda, son derece ağır işlerde çalışan cinler, onun öldüğünü ancak üzerine dayandığı değneğini kemiren bir ağaç kurdu sayesinde fark edebildiler. Değnek kırılıp Süleyman yere yıkılınca anlaşıldı ki, eğer cinler gerçekten duyularının ötesinde olup bitenleri bilmiş olsalardı, Süleyman öldüğü halde, kendilerini böyle zelil ve perişan eden ağır işleri yapmaya devam etmezlerdi.

Fâtır / 9. Ayet
وَاللّٰهُ الَّذ۪ٓي اَرْسَلَ الرِّيَاحَ فَتُث۪يرُ سَحَابًا فَسُقْنَاهُ اِلٰى بَلَدٍ مَيِّتٍ فَاَحْيَيْنَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ كَذٰلِكَ النُّشُورُ

Allah odur ki, rüzgârları gönderir, onlar da bulutları harekete geçirir. Derken biz o bulutları ölü bir beldeye sevk ederiz de, ölmüş olan toprakları bulutlardan inen yağmurlarla diriltiriz. Ölülerin diriltilmesi de işte böyledir.

Sâffât / 59. Ayet
اِلَّا مَوْتَتَنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّب۪ينَ

“Dünyadan ayrılırken tattığımız o ilk ölümümüzden başka? Azaba da uğratılmayacağız, değil mi?”

Zümer / 31. Ayet
ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ۟

Sonra siz kıyâmet günü Rabbinizin huzurunda duruşmaya çıkacak ve orada birbirinizle dâvalaşacaksınız.

Duhân / 35. Ayet
اِنْ هِيَ اِلَّا مَوْتَتُنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَر۪ينَ

“Bir kez öldük mü artık her şey bitmiştir; bir daha diriltilecek falan değiliz.”

Duhân / 56. Ayet
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا الْمَوْتَ اِلَّا الْمَوْتَةَ الْاُو۫لٰىۚ وَوَقٰيهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِۙ

Dünyadaki ilk ölüm dışında artık orada bir daha ölüm tatmazlar. Allah onları kızgın alevli cehennem azabından da koruyacaktır.

Câsiye / 5. Ayet
وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَۙ

Gece ile gündüzün peş peşe gelmesinde, Allah’ın gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde de aklını kullanan bir toplum için nice deliller vardır.

Câsiye / 21. Ayet
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّـَٔاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ سَوَٓاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ۟

Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini iman edip sâlih ameller yapanlarla bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Hayatları, ölümleri ve ölümden sonraki durumları aynı olacak, öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar!

Muhammed / 20. Ayet
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ

İman edenler: “Keşke savaşa izin veren bir sûre indirilseydi” diyorlardı. Fakat mânası açık, hükmü kesin bir sûre indirilip de içinde savaş emri zikredilince, kalplerinde hastalık bulunanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş birinin baktığı gibi sana baktıklarını görürsün. Halbuki onlara yakışan şuydu:

Kaf / 11. Ayet
رِزْقًا لِلْعِبَادِۙ وَاَحْيَيْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتًاۜ كَذٰلِكَ الْخُرُوجُ

Kullarımıza rızık olsun diye. Biz o yağmurla ölü toprağa can veriyoruz. İşte öldükten sonra kabirlerden çıkışınız da böyle ola­caktır.

Kaf / 19. Ayet
وَجَٓاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَح۪يدُ

Derken ölüm sarhoşluğu tüm gerçekliği ile gelip çatacak: “Ey insan! İşte bir ömür boyu kendisinden nefret edip kaçtığın şey budur!” denecek.

Vâkıa / 17. Ayet
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ

Etraflarında hiç yaşlanmayan gençler hizmet için âdeta per­vâne olur;

Vâkıa / 60. Ayet
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ

Aranızda ölümü şaşmaz bir plan çerçevesinde takdir eden biziz. Engel olabilecek hiçbir güç yoktur sizi öldürmemize.

Hadid / 17. Ayet
اِعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Şunu bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzünü nasıl tekrar diriltiyorsa, aynı şekilde yer gibi katılaşmış kalplerinizi de zikir ve Kur’an tilâvetiyle yeniden diriltir. Şüphesiz biz, aklınızı kullanmanız için kudretimizi gösteren delilleri böylece açıklamış bulunuyoruz.

Cum’a / 7. Ayet
وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُٓ اَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ

Oysa onlar işledikleri günahlar yüzünden ölümü asla istemezler. Allah ise, o zâlimleri çok iyi bilmektedir.

Münâfikûn / 10. Ayet
وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَٓا اَخَّرْتَن۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ

Sizden birine ölüm gelip de: “Rabbim! Ne olurdu ecelimi biraz daha erteleseydin de sadaka verip iyi kullardan olsaydım!” diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın.

Hâkka / 27. Ayet
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَۚ

“Ah, keşke ölüm her şeyi bitirmiş olsaydı!”

Müddessir / 47. Ayet
حَتّٰٓى اَتٰينَا الْيَق۪ينُۜ

“Böyle gaflet içinde yaşayıp giderken kaçınılması mümkün olmayan ölüm gerçeği geldi çattı.”

Kıyamet / 29. Ayet
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِۙ

Ölüm acısıyla kıvranıp, bacağı bacağına dolaşacak.

Tekâsür / 1. Ayet
اَلْهٰيكُمُ التَّكَاثُرُۙ

Mal, evlat ve akraba çokluğu ile övünmek sizi öyle aldatıp oyaladı ki,

Tekâsür / 2. Ayet
حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ

Nihâyet kabirleri ziyâret ettiniz.

Peygamber Efendimiz Ölüm Hakkında Ne Demiştir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v), ölüm konusunda insanlara öğütler vermiş ve Rabbimizin emirlerini aktarmıştır. Ölüm ile ilgili ayetler, İslam inancının temel konularından biridir. Peygamber Efendimiz, ölümün insanoğlunun kaçınılmaz kaderi olduğunu vurgulamış ve ölüm sonrası dirilme inancını şeklinde müminlere bildirmiştir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz’in ölümle ilgili hadisleri de Müslümanlar için rehber niteliği taşımaktadır. Müminler, ölümün bir başlangıç olduğunu ve ahiret hayatına hazırlıklı olmaları gerektiğini vurgulayan peygamberimizin sözlerinden feyz almalıdır.

Dipnot: Ölüm ile ilgili ayetler konusunda Kur’an-ı Kerim’de araştırma yaparak daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Bu konuda özlü ve anlamlı bir ayet olan “Her canlı ölümü tadacaktır” (Al-i İmran, 185) ayeti, ölümün insanlık için kaçınılmaz bir gerçek olduğunu hatırlatmaktadır. Bu ayet, ölüm konusunda insanlara düşünmeleri için bir fırsat verirken, ahiret hayatına hazırlıklı olmayı da ön plana çıkarmaktadır. Allah’ın rahmetine sığınarak, ölümün hem dünya hayatını anlamlandırdığını hem de ahiret hayatına hazırlık yapılmasını sağladığını Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizlere hatırlatmıştır.

Ölüm İle İlgili Ayetler

  • Her canlı ölümü tadacaktır. (Al-i İmran, 185)
  • Siz yaratılmışların en hayırlısı olmak istiyorsanız, ölüme hazırlanın. (Tirmizi, Zühd, 53)

Bu ayetler, ölümün insan hayatının bir gerçeği olduğunu vurgulamakta ve Müslümanlara ahiret hayatına hazırlıklı olmaları gerektiğini hatırlatmaktadır.

Öldükten sonra dirilmek hangi ayette geçiyor?

İslam inancına göre öldükten sonra dirilme konusu Kuran’da önemli bir yer tutmaktadır. “Ölüm ile ilgili ayetler” incelendiğinde en önemli konulardan birinin dirilme olduğu görülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak Kuran’da şöyle buyrulur:

  • Sure: Müminun Suresi (23:15-16)
    • “Sonra siz öldükten sonra, sizi dirilteceğiz. Ve siz biliyorsunuz ki, yeniden yaratılıp getirileceksiniz.”

Bu ayet, öldükten sonra dirilmenin gerçekleşeceğini ve bu gerçeğin bilinmesi gerektiğini vurgulamaktadır. İslam inancına göre ölüm, ebedi bir hayat için bir geçiş noktasıdır ve dirilme, bu inancın temel unsurlarından biridir.

Bu ayetler, Müslümanlar için ölümün ardındaki dirilme gerçeğini hatırlatarak umut verir ve ahiret hayatına olan inancı pekiştirir.

Bu ayet, Müslümanlar için ölümün ardındaki dirilme gerçeğini hatırlatarak umut verir ve ahiret hayatına olan inancı pekiştirir. Bu nedenle, ölüm sonrası dirilme konusu İslam inancının temel taşlarından biridir.

Bu ayet aynı zamanda Müslümanlar arasında umut, sabır ve iyi işler yapma konusunda teşvik eder. Sonuç olarak, öldükten sonra dirilme konusu, Müslümanlar için önemli bir inanç konusudur ve “Ölüm ile ilgili ayetler” arasında bu konuya sıkça vurgu yapılmaktadır.

Ölüm anında hangi ayet okunur?

Ölüm anında okunacak birçok ayet bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz kişinin imanını ve bağlılığını ifade eden Kuran-ı Kerim’den ayetlerdir. Ölüm anında okunabilecek bazı ayetler şunlardır:

Allah’a yönelme ve bağlılık ifadesi: “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” (Bakara Suresi, 156. Ayet)

Rahmet ve bağışlanma dileme: “Rabbenâ âtina fiddünyâ haseneten ve fil âhıreti haseneten ve kına azâbennâr” (Bakara Suresi, 201. Ayet)

Başka Dünya’ya geçişi hatırlatma: “Kullu nefsin zâikatü’l-mevt, ve innema tüveddüne ecâel yevmi’l-kıyâmet” (Al-i İmran Suresi, 185. Ayet)

Bu ayetler, ölüm anında okunarak hem kişinin imanını ifade etmesine hem de merhamet ve bağışlanma dilemesine yardımcı olabilir. Ölüm anında okunacak ayetler, kişinin ruhunun huzur bulmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle düzenli okuma ve anlama önemlidir. Ölüm ile ilgili ayetler, insanın hayatının her anında rehberlik edebilecek kadar kutsal ve öğretici mesajlar içermektedir.

Ölüm meleği hangi ayette geçiyor?

Ölüm meleği, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette geçmektedir. Bu konuda en belirgin ayetlerden biri, Zümer Suresi 42. ayettir. Bu ayette şöyle buyrulur:

“Allah canları alırken ölüm meleklerini, ölümü inkar edenleri de, haktan sapıklık etmiş olanları da zelil edecek melekleri gönderir.”

Bu ayet, ölüm meleklerinin varlığını ve Allah’ın izniyle canları alırken onların görevini yerine getirdiğini ifade etmektedir. Ölüm meleklerinin, ölüm anında insanların ruhunu aldığına inanılır ve Zümer Suresi’nde bu gerçek vurgulanmaktadır.

Bu ayet, ölüm meleği konusunda Kur’an-ı Kerim’in bize rehberlik ettiğini ve ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğunu hatırlatmaktadır.

Ölüm meleği konusunda bir diğer önemli ayet de Secde Suresi 11. ayettir. Bu ayette de ölüm meleklerinin varlığına işaret edilir. Bu ayetler, ölüm meleği ve ölüm gerçeği konusunda insanlara rehberlik etmektedir.

Ölüm meleği konusu Kur’an-ı Kerim’de önemli bir yer tutar ve ölüm ile ilgili ayetler, insanlara düşünmeleri ve ahiret hayatına hazırlanmaları için rehberlik etmektedir.

Puanla
[Total: 1 Average: 5]

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir